top of page
  • Black Facebook Icon
  • Black Instagram Icon

Canavarları Evcilleştirmek: Kaygı, Korku ve Fobilerle Başa Çıkmada Oyun Terapisinin Gücü

ree

Karanlıktan korkan, yatağının altında bir canavar olduğuna inanan, okula başlarken annesinden ayrılmakta zorlanan ya da gök gürültüsünden paniğe kapılan bir çocuk... Bu sahneler birçok aile için oldukça tanıdıktır. Çocukların hayal gücü ne kadar zenginse, korkuları da bir o kadar gerçek ve yoğundur. Yetişkinler için "mantıksız" görünen bu korkular, çocuğun dünyasında onun güvenliğini ve huzurunu tehdit eden devasa engellerdir.

Onlara "Korkacak bir şey yok" demek genellikle işe yaramaz. Çünkü kaygı soyuttur, korku ise içseldir. Peki, kelimelerin yetersiz kaldığı bu noktada oyun terapisi nasıl bir sihir sunar? Cevap, korkuyu somutlaştırıp kontrolü çocuğun ellerine vermekte gizlidir.


1. Görünmez Düşmanı Görünür Kılmak: Korkuyu Somutlaştırma


Çocuğun zihnindeki kaygı, şekilsiz, isimsiz ve her an her yerden çıkabilecek bir sis bulutu gibidir. Bu belirsizlik, korkuyu daha da büyütür. Oyun terapisi, bu soyut düşmanı görünür ve yönetilebilir bir hale getirir.

  • Çizim ve Kil: Terapist, çocuğu "Şu seni endişelendiren şeyin bir resmini çizelim mi?" veya "Hadi o canavarı oyun hamurundan yapalım" diyerek teşvik eder. Çocuk, korkusuna bir yüz, bir beden, renkler ve hatta bir isim verdiğinde, artık o belirsiz bir tehdit olmaktan çıkar. Karşısında duran, bakabileceği, dokunabileceği somut bir şeye dönüşür. Bu, korkuyla yüzleşmenin ilk ve en önemli adımıdır.

  • Kuklalar ve Maskeler: Çocuk, korktuğu "canavarın" veya "hayaletin" kuklasını eline alıp onu konuşturabilir. Bu sayede hem korkusunun ne söylediğini anlar hem de onun rolüne girerek aslında o kadar da ürkütücü olmadığını deneyimleyebilir.


2. Hikayeyi Yeniden Yazmak: Gücü ve Kontrolü Ele Geçirme


Korku, çocuğu pasif ve kurban rolüne sokar. Çocuk, karanlıktan veya yalnız kalmaktan "etkilenen" taraftır. Oyun terapisi, bu rolleri tersine çevirir ve hikayenin kontrolünü tamamen çocuğa verir.

  • Rol Değişimi: Oyun sırasında çocuk artık korkan değil, korkutandır. Elinde bir fenerle karanlıkta saklanan "hayaletleri" yakalayan bir avcıya dönüşebilir. Yatağın altındaki canavarı evcilleştiren, ona komik bir isim takan ve onu evcil hayvanı yapan bir kahraman olabilir.

  • "Mış Gibi Yapmak": Oyunun "mış gibi" doğası, çocuğa en korktuğu senaryoları güvenli bir ortamda tekrar tekrar canlandırma imkanı verir. Örneğin, köpekten korkan bir çocuk, oyuncak köpeklerle oynayarak onlara yaklaşmayı, onları beslemeyi ve onlarla arkadaş olmayı "prova edebilir". Her başarılı prova, beynine yeni ve olumlu bir deneyim olarak kaydedilir. Terapist rehberliğinde çocuk, korktuğu şeyin aslında üstesinden gelebileceğini yaşayarak öğrenir.


3. Duygusal Boşalım: Kaygıyı Bedenden Atmak


Kaygı sadece zihinsel bir durum değildir; bedende de birikir. Gergin kaslar, hızlı kalp atışı, titreyen eller... Oyun, bu birikmiş enerjinin dışa vurulması için mükemmel bir kanaldır.

  • Yıkıcı ve Yapıcı Oyun: Terapist, çocuğun "korku kulesini" legolardan yapıp sonra onu yıkmasına izin verebilir. Bu sembolik yıkım, çocuğun içindeki gerilimi atmasına yardımcı olur. Oyun hamurunu sıkmak, ezmek veya kağıtları yırtmak gibi aktiviteler de benzer bir rahatlama sağlar.

  • Rahatlatıcı Oyunlar: Kumla veya suyla oynamak gibi duyusal oyunlar, sinir sistemini sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Çocuk, kaygısını tetikleyen durumlarla oyun yoluyla yüzleştikten sonra, bu tür rahatlatıcı aktivitelerle kendini regüle etmeyi, yani sakinleştirmeyi öğrenir.


4. Yeni Başa Çıkma Stratejileri Geliştirmek


Oyun terapisi, çocuğa sadece korkularıyla yüzleşmeyi değil, aynı zamanda onlarla başa çıkmak için pratik araçlar da sunar.

  • Sihirli İksirler ve Kalkanlar: Çocuk, terapistle birlikte "canavar spreyi" (içinde sadece su olan bir sprey şişesi), "cesaret pelerini" veya "görünmezlik kalkanı" gibi hayali ama son derece etkili araçlar yaratabilir. Bu nesneler, çocuğa somut bir güvenlik hissi verir ve kendini daha güçlü hissetmesini sağlar. Gece odasına giderken "canavar spreyini" sıkması, ona kontrolün kendisinde olduğu mesajını verir.

Sonuç olarak, oyun terapisi çocuklara korkularının normal olduğunu, onlardan kaçmak yerine onlarla yüzleşebileceklerini ve en önemlisi de o korkulardan daha güçlü olduklarını öğretir. Oyun odasında evcilleştirilen bir canavar, sadece bir oyundan ibaret değildir; o, çocuğun kendi içsel gücünü keşfettiği, kaygı karşısında kazandığı gerçek bir zaferdir.

 
 
 

Yorumlar


Image by Megan Watson

© 2035 by Lullaby. Powered and secured by Wix

bottom of page